Öztürkler mesajında şunları kaydetti;
Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi, sadece siyasi bir direniş değil; aynı zamanda insanlık tarihine kazınmış bir acının, bir onurun ve bir haklı davanın adıdır.
Bu mücadelenin en karanlık, en acı ve en unutulmaz sayfalarından biri ise 14 Ağustos 1974’te Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde yaşanan katliamlardır.
Rum askeri birlikleri ve EOKA terör örgütü mensupları, ENOSİS hayalleri uğruna, savunmasız köylerimize saldırarak insanlık dışı bir vahşete imza atmıştır.
Silahsız, korunmasız, sadece yaşamak isteyen 126 soydaşımız, kadın-çocuk demeden katledilmiş; bedenleri katliam çukurlarına gömülmüştür. En küçüğü 16 günlük bir bebek, en yaşlısı 95 yaşındadır… Bu insanlar sadece Türk oldukları için hedef alınmış, sadece Türk oldukları için yaşam hakları ellerinden alınmıştır.
Bu katliamlar, Rum tarafının adadaki Türk varlığını yok sayan, onu tehdit olarak gören zihniyetinin bir sonucudur. ENOSİS ideolojisi, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama hayaliyle beslenen bir kin ve nefret politikasıdır. Bu hayal uğruna yapılan saldırılar, sadece askeri değil, aynı zamanda etnik temizlik girişimidir, sistematik bir soykırımın parçalarıdır.
Muratağa, Sandallar ve Atlılar’da yaşananlar, savaşın değil, vahşetin izleridir. Katledilenler arasında anneleriyle birlikte toprağa gömülen çocuklar, okul çantasını bırakıp bir daha dönemeyen ilkokul öğrencileri vardı. Bu acı, sadece bir milletin değil, insanlığın ortak hafızasında yer almalıdır.
Bu katliamlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirdiği Barış Harekâtı’nın ne kadar haklı ve gerekli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Eğer bu harekât olmasaydı, Kıbrıs Türk halkı yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı. Mehmetçik’in adaya gelişi, sadece bir askeri müdahale değil, bir halkın yeniden doğuşudur.
Bugün yaşanan tarihî gerçekler ışığında, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm artık kaçınılmazdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, halkının iradesiyle kurulmuş bağımsız bir devlettir ve Türkiye’nin garantörlüğü altında yaşamaktadır. Bu statü, sadece siyasi değil, aynı zamanda tarihî bir zorunluluktur.
Muratağa, Sandallar ve Atlılar’da şehit edilen soydaşlarımızı rahmetle anıyor, gazilerimize minnetimizi sunuyoruz. Onların fedakârlığı, bu topraklarda Türk’ün onurla, özgürce yaşamasının teminatıdır. Ruhları şad olsun.
Bu dava, bir milletin varlık davasıdır. Bu acı, bir milletin hafızasıdır. Ve bu mücadele, sonsuza dek sürecektir.