SEÇİM TELAŞLARI; EĞİTİMDE DERİN YARALAR AÇMAYA DEVAM EDİYOR!

Yeni eğitim dönemin başlamasına sayılı günler kaldı. Ancak okullarımızın olumsuz koşulları ve eğitim sistemimizde yaşanan sorunlara yönelik etkin, verimli ve tüm boyutları ile planlanmış-programlanmış bütünlüklü bir hazırlık sürecinin başlamamış olmasını kaygıyla takip ediyoruz.

Ne yazık ki ülkeyi yönettiğini iddia edenler; oy toplama telaşıyla eğitimde derin yaralar açmaya devam ediyor.

1. Partizanlıkta sınır tanımıyorsunuz. Kendi iç kavgalarına eğitimi alet ediyor. Sırf bu yüzden geçen yıl kamu okullarını bir hafta geç açtınız. Bu yıl da aynı şeyi yapıyorsunuz. Okullardaki öğretmen açığını “Geçici Öğretmen” atamakla çözebileceğinizi sandınız ama yüzünüze gözünüze bulaştırdığınız. Eğitimi siyasi emellerinize alet ettiniz, bitirdiniz.

2. Eğitim yılının başlamasına 1 hafta kalmış olmasına rağmen okulların en az %30’un açılacak durumda değil. Ciddi risk içeren okul binaları için güçlendirilme ve/veya yeniden yapılması gereken okulları tamamlayamadınız. Bunun yerine kaynakları çok farklı yatırımlara yönlendirmeyi tercih ettiniz.

3. Acil durumlar için düşünülen konteyner sınıfları normalleştirdiniz. Neredeyse tüm okulları bu konteyner sınıflarla doldurdunuz. Hatta sadece konteyner yapılardan oluşan okullar bile yaratmaya başladınız. Hiçbir uyarıya kulak asmadınız, çocuklarımızı, toplama kamplarını andıran konteyner yapılara mahkûm ettiniz.

4. Kamusal eğitimi güçlendirmeyi, yeni okullar yapmayı beceremediniz. İş insanlarımızın katkıları ile sisteme dahil edilen okullar da kalabalık sınıflara çare olamadı. Tıklım tıkış sınıflarda öğrenim yapmayı kamu okullarının kaderi haline getirdiniz. Nüfus politikasızlığı, eğitimde öngörülebilir olmayı da köreltti.

5. Öğrenci Taşımacılığı’nı daha güvenli bir hale getirmek için hiçbir adım atmadınız. Kötü olaylardan ders çıkarmadınız, denetim ve güvenli otobüsler ve taşımacılık için çare üretmediniz.

6. Okulların atölye, laboratuvar, oyun alanı ortamları için hiçbir şey yapmadınız. “Kantin-kafeterya” koşullarını, alt yapı olanaklarını geliştirmeden sadece haftanın 2 günü yapacağınızı duyurduğunuz “Tam Gün Eğitim” uygulamasını kaosa çevirdiniz.

7. Okullarda yaşanan şiddet ve zorbalık olayları hiç yokmuş gibi davrandınız. Bu konuda tek bir uygulama, anlamlı tek bir program hayata geçiremediniz.

8. “Öğretmen Tasarrufu” politikanızla ders yükü altında ezdiğiniz, pedagojiden yoksun, çağ dışı ortamlarda görev yapmaya yolladığınız öğretmenin meslek statüsünü yerle bir ettiniz, itibarsızlaşmasına seyirci kaldınız hatta körüklediniz.

9. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarımızı gaile edinmiyorsunuz. “Özel Gereksinimli Bireylerin Eğitimi Yasası” kapsamında çıkartılması gereken tüzükler konusunda 3 yıldır hiçbir şey yapmadınız.

Politikasızlığınız tüm kademedeki sınıflarımızı tıklım tıkış hale getirdi. Kendi beceriksizliğini farkına varmıyor, bu durumun çaresini öğretmenin değerlendirmesini hiçe sayarak Bakanlar Kurulu Kararları ile öğrencilere sınıf geçirmede buluyorsunuz. Oysa yapılması gerekenin öğrenci başarısını daha objektif, adil ve kapsamlı bir şekilde ölçecek, eğitimin hedeflerine ulaşıp-ulaşamadığı konusunda nitelikli veri sağlayacak iyi yapılandırılmış bir ölçme ve değerlendirme sistemi kurmak olduğu aklınıza bile gelmiyor. Orta-öğretimdeki eğitim kalitesinin düşmesinin, yükseköğretimde de ciddi sıkıntılar yarattığını bir türlü göremiyorsunuz.

İhtiyaç analizinden yapılmadan alelacele uygulamalarla ve öğretmenin itibarını zedeleyen anlayışlarla hizmet içi eğitimler düzenliyorsunuz. Öğretmen eğitimini bir meslek grubunun eğitiminden daha farklı ve daha fazlası olması gerektiği aklınızdan bile geçmiyor. Hizmet içi eğitimlerin; gelişi güzel değil, ihtiyaç analizine dayalı, profesyonel anlayışla, içeriğe uygun yöntem ve tekniklerle düzenlenmesi gerektiğini bir türlü anlayamıyorsunuz.

Bir “sektör” olarak gördünüz yükseköğretimi bitirme noktasına getirdiniz. Sahte diploma iddialarını, akademik denetim eksiklikleri, kalite güvencesi mekanizmasının olmaması hiç dikkate almadınız. Hem ekonomik hem de eğitim kalitesi açısından üniversitelerimizi kaderine terk ettiniz. Niceliksel büyüme hedeflen gösterip, eğitim kalitesinin giderek düşmesine sessiz kalarak nitelik anlamında üniversitelerimizin erozyona uğramasına çanak tutunuz.

Hep yaptığınız şeyi, yine yapıyorsunuz. Partizan uygulamalarınız ve beceriksizliğinizin bedelini halka ödetmeyi çok iyi biliyorsunuz. Bütün bu sorunlar yokmuş gibi bir de öğrencileri kutuplaştırmaya, ötekileştirmeye, toplumu ayrıştırmaya çalışıyor, çocuklarımız üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışıyorsunuz.

Tüm zamanınızı, enerjinizi eğitim sorunlarını çözmek için harcama yerine oy toplama telaşına düştünüz. Eğitimde bu kadar sorun varken, Cumhurbaşkanı’nın binlerce öğrenciyi, veliyi ve öğretmeni ilgilendiren bu konulardaki sessizliği de kabul edilebilir değildir.

Kamu okulları sizin oyuncağınız değildir. Çocuklarımızı, gençlerimizi, bu toplumun geleceği sizin siyasi hesaplarınıza kurban etmenize izin verecek değiliz.

Kamusal eğitimde kalitenin artırılması CTP’nin vazgeçilmez ilkesidir. CTP; yılların birikimi, paydaşlarla birlikte çalışma kapasitesi, bilimsel temelli raporları ve yetkin kadrosuyla, eğitimdeki tüm bu yapısal sorunlara çözüm üretecek donanıma sahiptir. Eğitim politikalarımız, pedagojik gerekliliklere dayalı, uluslararası standartlarla uyumlu ve uzun vadeli sürdürülebilirlik ilkeleriyle şekillendirilmiştir. Kamusal eğitimin niteliğini artırmayı, okul binalarının güvenliğini ve çağdaş altyapısını sağlamayı, özel gereksinimli bireyler için kapsayıcı eğitim uygulamalarını geliştirmeyi ve öğretmenlerin mesleki statüsünü güçlendirmeyi somut adımlarla hayata geçirmeye hazırız.